Geçen tez için bişiler okuyordum, bir yandan televizyon açık, yayınlanan program şu meşhur tarz programı. sunucu ile yarışmacı arasında şöyle bir diyalog geçiyor:s (sunucu); y (yarışmacı)y: tek başıma fransa'ya gidiyorum kahve içicem.s: nasıl yani, tek başınaaaa ? tek başına yani ? (öyle bir vurgu v
Geçen tez için bişiler okuyordum, bir yandan televizyon açık, yayınlanan program şu meşhur tarz programı. sunucu ile yarışmacı arasında şöyle bir diyalog geçiyor:
s (sunucu); y (yarışmacı)
y: tek başıma fransa'ya gidiyorum kahve içicem.
s: nasıl yani, tek başınaaaa ? tek başına yani ? (öyle bir vurgu var ki sanki dünyanın eeeeeeeeen korkunç şeyi!!!)
y: evet tek başıma. ben tek takılmayı severim. tek başına yemek yerim, kafede otururum vs. vs.
s: inanmıyorum ! tek başına ! (öl daha iyi diyor sanki !)
s: arkadaşın var mı peki ?
y: tabi var ama dostum dediğim 1-2 tanedir zırt vırt.
daha önce şöyle bir duyurum vardı hatırlarsınız belki:
www.eksiduyuru.com bu diyalog sinir etti beni, sinirden birkaç sigara yaktım üst üste.
çevresini kaybetmiş ve yenisini edinemeyen biri olarak her bir boku tek başıma yapıyorum, sinemaya bile tek gidiyorum !! ee geçen sene tatile de gittim !! napayım öleyim mi ?? ve bu ülkede çok yalnız var, kolay arkadaş olunamıyor burda kimseyle, hep bir hesap kitap, etrafta somurtuk enerjisi bitmiş insanlar.. e bu sunucu bozuntusunun tek takılan insanlara vebalı cüzzamlı muamelesi canımı sıktı. daha doğrusu bu aptal diyalog unutmaya çalıştığım bu berbat sıkıntımı yine aldı gözümün önüne koydu.
dertleşmek istedim duyuru. burada yazmak iyi geliyor bana. ve biliyorum ki benzer şeyler yaşayan, benim gibi olanlar da var, beni anlayanlar da var..